Nez  Pierce

Crazy Horse 

Seattle

SİTTİNG BULL

SEQUOYAH

ŞEF COCHISE

GERENİMO

Nez  Pierce (1840 – 1904)

Chief Joseph’in adı insanlarının arasında İn-mu-too-yah-lat-lat’dır.Anlamı sudan toprağa düşen yıldırımdır.

Şef jozef federal hükümetin onları kamplara yerleştirmek için zor uygulamasına kabilesiyle birlikte büyük direniş göstermiştir.Bölgeye gelen Levis ve Clark adındaki iki misyoner yerlilere sürekli beyazlarla birlikte yaşayabileceklerini anlattılar.

Jozef çocukluk çağının büyük bölümünü Hristiyanlığı yaymaya çalışan misyonerlerin yakınında  geçirdi.

      1885 de Şef Jozef’in babası yaşlı Josef Amerika Hükümeti’yle insanlarını onlara ayrılan bölgenin içinde tutacak bir anlaşma imzaladı,1863 de bir başka anlaşma daha imzaladı. Ama bu antlaşmayı kabilesi hiç bir zaman kabul etmedi.

     Bu ikinci anlaşmanın (uygulanmayan ve  kabul edilmeyen anlaşma)

ardından şefliğe oğul jozef geldi. (1887) Sonraki aylar savaş ve zorluklarla geçti.Halkın çoğu Federal Hükümet tarafından Oklahoma’daki toplama kamplarına gönderildi.Gidenlerin çoğu açlıktan ve  sıtmadan, öldü.

    Jozef kendi ülkesine dönebilmek için herşeyi denedi.

1885 de kabilesinin çoğu üyesiyle birlikte Washington’a yine bir kampa gönderildi                                

Daha sonraki yıllarında ise pek çok İndian şefi gibi ülkesinden uzak bir sürgün olarak öldü. Oysa 1879 da tüm Amerika vatandaşlarına eşit haklar verilmişti. Ama Jozef bir daha topraklarını göremedi. Kamp doktoruna göre o üzüntüden ölmüştü.    

Crazy Horse  (Tashunca-uitco)    (1849-1877)

Crazy Horse geleceği görme gücüne sahip bir liderdi.Lakota halkının gelenek ve değerlerinin yaşamasına çok önem vermişti.

Genç bir erkekken dahi ünlü bir savaşçıydı.13 yaşından daha önce Crow kızılderililerinden ilk atını çaldı.(Kızılderililerde düşmana sezdirmeden yanaşabilmek iyi bir savaşçı olmanın ilk şartıydı).1865-1868’de Oglala şefi Red Cloud ile Amerikalı yerleşimcilere karşı Wyoming’de savaştı.1867’de J.Fettermen’ın birliklerinin Fort Phil Kearny’ de yenilmesinde kilit rolü oynadı.Crazy Horse gözüpekliği ve cesaretiyle haklı bir üne sahipti ama onun inançlarına bağlılığı en az bunlar kadar tanınan bir tarafıydı.Örneğin fotoğrafının alınmasını her zaman şiddetle reddetmişti.

Hükümet Lakota kamplarına rezervasyonlara dönmelerini emrettiği zaman onlara karşı büyük bir direniş başladı.Crazy Horse bu direnişin lideri idi.İlk evliliğini bir Cheyenne kadınıyla yaptı.1200 Lakotalı ve Cheyenne ile bir güç oluşturdu.Custer’ın Sitting Bull’un kabilesine yaptığı saldırıya bir karşı saldırı yapıp Custer’ın yedinci süvari alayını bozguna uğrattı.Crazy Horse Amerikalıları kuzeyden ve batıdan ,Şef Gall’ın önderliğindeki Hunkpapa savaşçıları ise güney ve doğudan kuşattı.

Lakotalıların Little Bighorn’daki zaferinden sonra Sitting Bull ve Gall Kanada’ya geçti.General Nelson Miles tarafından Lakotalılar ve onlarla birlik olan yerlilere karşı acımasız bir takip sürdürdü.1876-77.Bu amansız takip ve bufalo nüfusunun sürekli azalması Crazy Horse’u 6 Mayıs 1877de teslim olmak zorunda bıraktı.

Yenilgiye rağmen o hep özgür ruhunu korudu.Hasta karısını ailesinin yanına götürmek için rezervasyonu izinsiz terkederken General George Crook onu tutukladı.Bu Crazy Horse için yeniden mücadelenin başlangıcı oldu.Tutuklamaya başlangıçta itiraz etmeyen Crazy Horse uygun ilk fırsatta yeniden mücadeleye başladı.Bir askerin süngüsüyle  öldüğü zaman silahları onu tutuklayan ofisteydi,o silahsızdı   

 Seattle

      Suqwamish ve Duwamish (1786-1866)

Sealth olarak ta bilinen Seattle George Vancouver Puget Sound’e geldiğinde çok gençti.Daha önce anne ve babasının kabileleri olan Suqwamish ve Duwamish’ler beyazlarla çok az ilişkileri kurmuşlardı.Sonraki yıllarda da beyaz yerleşimcilerle iyi ilişkiler kurmaya gayret ettiler.Sealth genç bir erkekken şeflik babasından ona geçti.Bölgesindeki diğer kabilerle yaptığı savaşlarda şefliğini ispat etti.Seattle Fransız Katolik misyonerlerinin baskı ve etkisi altında kaldı.Bunun bir sonucu olarak 1830 yılında Hristiyanlığı kabul etti.Vaftiz ismi olarak  Noah adını aldı.

           1850’lerde beyaz yerleşimciler arttı ve zenginleştiler.Gittikçe daha çok beyaz yerleşimci bölgeye gelmeye başladı.Washington Territorisi bölgedeki kızılderili kabilelerini yeni bir anlaşma için çağırdı.Bu anlaşmaya göre bölge kabilelerini bir rezervasyona yerleştirmek istiyorlardı.Rezervasyonun kontrolü hükümet tarafından yapılacaktı. Seattle barış için bir konsey kurdu.Barış istenmesine rağmen anlaşmazlık uzun yıllar sürdü.Seattle en son olarak Puget Sound’un batısında küçük bir bölgeye taşındı ve hayatının geri kalan kısmını orada geçirdi.

* rezervasyon: Kızılderililerin hükümet tarafından yerleşime zorlandığı kamplar.

* territory:Eskiden Amerika’da henüz devlet teşkilatına girmemiş ancak merkezi hükümet tarafından atanan bir vali idaresindeki bölge.

 SİTTİNG BULL

        Hunkpapa Sioux    Tatanka-Iyotanka

(1831-1890)

    Şefliğinin yanında büyücü doktor olan Sitting Bull Federal hükümetin esir aldığı son Sioux şefidir.

     Sioux’lar 1850 lerin başlarında beyazların yayılma hareketleriyle baskıları hissetmeye başladılar.Sitting Bull 1863 de Hunkpapa av bölgesini tehtit etmeye başladıkları ana kadar beyaz yerleşimcilere müdahale etmedi. O kendindeki liderliği 10 yaşında ilk bufalosunu avladığında ve bir düşmana sezdirmeden ona yanaşabildiğinde farkına vardı.Strong Heart derneğinin lideri oldu,sonra da Silent Eaters’ların seçkin ve önemli bir üyesi oldu.Bu grup kızılderililerin refahı için çalışıyordu.14 yaşında ilk savaşına gitti,ilk kez askerlerle 14 yaşında karşı karşıya geldi.Lakota kabilesine 1868’de şef oldu.

        Beyazlarla savaş Ft. Larami anlaşmasıyla 1868 de bitti ama Black Hills’de ( Bu bölge kızılderililer için kutsaldı) altının keşfi bölgede yine gerilimin artmasına sebep oldu.1872 yıllında demiryolu işinde çalışan beyazları koruyan askerlerle önemli çatışmalara girdiler.1876 yılının Mart ayında Rosebud Creek’ de yapılan Lakota ,Cheyenne ve Arapaholar’ın katıldığı Güneş dansı töreninde Sitting Bull gelecekten haberler aldı..Beyaz askerlerin  gökyüzünden gelen çekirgeler gibi Lakota kampına üşüştüklerini gördü. Birkaç hafta sonra General    George Armstrong Custer ve 7. suvari alayı Cheyenne ve Arapaho’lardan bazı ailelelerin bir araya geldikleri kampa saldırdılar.Federal hükümet bu saldırıyla barışı açıkca tehdit etmişti. Ve orada birçok kızılderiliyle neredeyse tüm beyaz askerler öldü. . 4 yıl sonra, buffaloların neredeyse neslinin tükenmesi nedeniyle halkının yiyecek bulamaması Sitting Bull'u teslim olmaya zorladı 1881 in çok sert ve insafsız bir kışında  Sitting Bull ve hala onun yanında olan bir grup kızılderili Amerika askerlerine teslim olmak zorunda kaldılar. 19 July 1881'de o ve küçük oğlu elinde tüfeğiyle Fort Buford'un ofisine geldiler.Sitting Bull dost olmak istediklerini göstermek istemişti ve < kabilemin hatırlayacağı son esir ben olmak istiyorum> dedi.

  Sitting Bull Güney Dakota’da Standing Rock’da kızılderililer için yapılmış kampta esir tutuldu.1885’lerde kızılderililer beyazların seçtiği şeflerle yönetilir oldular.1885'de Sitting Bull'e  Buffalo Bill'in Vahşi Batı'sına katılması için rezervasyondan ayrılma izni verildi,haftada 50 dolar karşılığında ata binerek gösteri yapıyordu. Sadece 4 ay bu şova devam etti.bu beyaz topluma daha fazla tahammül edemedi.   Cumhurbaşkanı Grover Cleveland  ile el sıkışması  onun o tarihlerde de hala büyük bir şef olarak kabul edildiğini gösterir.  Standing Rock'a dönünce Sitting  Bull Grand River'da (Grand Nehri) doğduğu yere yakın bir yerde   bir  kulubede yaşadı. Rezervasyon kurallarına uymayı  reddetti.İki eşi ile birlikte yaşıyordu,hristiyanlığı kabul etmemişti ama buna rağmen Lakota'ların yeni nesil çocuklarının okuma ve yazma bilmesi gerektiğini düşündüğünden çocuklarını yakındaki bir Hristiyan okuluna gönderiyordu. Dönüşünden kısa bir süre sonra Sitting Bull mistik  güçleri aracılığıyla Custer'ın uğrayacağı bozgunu gördüğü gibi yeniden geleceği gördü.Bu defa yanındaki tepenin üzerine inmiş bir tarla kuşu ona sesleniyordu.<Senin kendi halkın,Lakotalılar seni öldürecek.> 5 yıl kadar bir süre  sonra bu kehanette doğru çıktı. 

1890 sonbaharında Sitting Bull'a Hayalet dansı ile ilgili haberler geldi.Hayalet Dansı törenleri Beyazlar'ın kızılderili topraklarını terketmesi ve kızılderililerin eski yaşamlarına yeniden kavuşmak isteğinin ifadesiydi.Lakota bu törenlere Pine Ridge ve Rosebud Reservasyonlarında katılmıştı zaten. Hükümet için çalışan ajanlar yasaklanmış bu töreni hükümete haber verdiler.Standing Rock kayalıklarında yapılan bu törene Sitting Bull hala çok sayılan ve sevilen mistik güçlere sahip bir lider olarak katıldı.Kicking Bear isimli bir Miniconjou Lakotalı Sitting Bıll’e tehlikeyi haber verdi.Hükümet ise oraya 43 Lakota polisini yollamıştı.. 1890 Aralığının 15'inde günün ilk ışıkları doğmadan Sitting Bull'un kulubesini top ateşine tutular.Sitting Bull'un tarafında olan kızılderililer onu korumaya çalıştılar.Ama peşinden gelen   Lakota polislerinden biri Sitting Bull'u kafasından vurdu.  Daha sonra  bazı topraklar kızılderililere taksim edilirken Sitting Bull’un adı listede dahi yoktu. Kehanet gerçekleşmiş Sitting Bull halkından biri tarafından öldürülmüştü.Tanrıların üstün güçlerle donattığı bir bilge  yaşamıyordu artık.

      Sitting Bull   North Dakota Fort Yates 'te defnedildi.Naaşı 1953'te South Dakota Mobridge'ye nakledildi. Mezarında nişan olarak granit bir mızrak vardı. O Lakotalılar arasında yalnızca parlak fikirleri olan ve korkusuz bir savaşçı olarak değil aynı zamanda çok iyi bir baba,yetenekli bir şarkıcı,cana yakın ve arkadaş canlısı bir insan,derin bir din bilgisine (Şamanizm) sahip ruhani lider ve kutsal güçlere sahip bir şef olarak hatırlanmaktadır.

ENTELLEKTÜEL BİR YERLİ ŞEFİ       SEQUOYAH

      Pek çok tarihçi tarafından Sequoyah Çerokiler arasında  alfabeyi geliştirmesiyle tanınır.

İddalara göre Çeroki alfabesiyle bazı hikayeler yazıya geçirilmiştir.Ama bunlar sonradan kaybolmuştur. Ta ki Sequoyah alfabe ile ilgili çalışmalara başlayana kadar.Alfabede yapılan bu çalışmalar kabile için çok önem taşımaktadır. Yazıyı oluşturan bu sistemin bütünüyle yeniden, tek tek oluşturulması olağanüstü bir çabanın varlığının işaretidir.

      Sequoyah 1770 yılında Tennessee nehri yakınında Tuskegee’de bir Çeroki kasabasında doğdu Sequoyah bir yarı kızılderiliydi.Annesi kızılderili babası beyazdı.Bazı zamanlar genç adam ingilizce olan adıyla tanındı yani George Gist yada Guess, beyaz babasından kalan bir miras olan soyadı ile.

      Sequoyah, kabilesinin eski gelenek, görenek ve unutulmaya yuz tutmuş adetlerini yeniden diriltti çünkü o biliyordu ki bir toplumun sürekliliğinin ve varolabilmesinin vede  özgürlüğünün tek koşulu geleneklerin göreneklerin ve kendi dillerini  yaşatılmasıdır.

O asla İngilizce öğrenmedi, konuşmadı ve yazmadı.

Sequoyah aynı zamanda çok iyi bir gümüş sanatçısıydı.Daima yetenekleriyle insanları kendine hayran bıraktı.

Bir av kazasında sakatlandı. Av yapamadı. Bu nedenle planlar yapabilmek, düşünebilmek ve çalışmak için çok zamanı oldu.

       Creek Savaşlarında ve 1812 savaşında bir asker gibi görev yaptı.

       Sequoyah’ın Çeroki dili ile uğraşırken ona ayırdığı zihinsel ve fiziksel  çaba karşısında ailesi ve arkadaşları onun çıldırdığını yada büyülendiğini düşündüler.

        Sequoyah kabilesine dil çalışmaları hakında bilgi verirken dediki” Moses isimli bir adam çok eski zamanlarda ilk kez bir taşın üzerine işaret yaptı.Biz şimdi bu işareti nasıl seslendireceğimize onları nasıl yazıp anlayacağımıza karar vereceğiz “

        Tarihçilerin söylediğine göre Sequoyah Çeroki dilinin sesli ve sesiz harflerin kombinasyonu ile oluştuğunu tespit etti ve uzun ve sabırlı çalışmalar sonucu 75 karekterin kombinasyonu ile Çeroki seslerini oluşturdu.

        Sekuoyah   bu çalışmalarını kısa sürede halkına açtı. Bu sayede önemli sayıda Çeroki insanı okumayı ve yazmayı öğrendi. Pek çok melez kızılderili zaten ingilizce okuma ve yazmayı biliyordu.Fakat Çeroki alfabesi gerçekten genç yaşlı herkesin kolayca okuyup yazabileceği bir dil oldu. Çok kısa bir sürede benimsendi, öğrenildi ve yayıldı.

        1827 de Çeroki konseyi ulusal bir gazete çıkarabilmek için sermaye ayırdı.Sonraki yılın başlarında bir el baskı makinası ve alfabe karakterleri Bostondan deniz yoluyla daha sonrada Çerokilerin başkenti New Echota’ya ulaşmak için karadan 200 milden fazla yol katedilerek getirtildi.

       Gazete basıma başladı :Ve Çeroki dili ve ingilizce olarak iki sütun halinde basıldı. Sütunların başında Çeroki diliyle “Tsa la gi Tsu lehisanunhi”İngilizce olarakta “Cherokee phoenix”(Çeroki Ankakuşu) yazıyordu.                 

                21 şubat 1828  O Birleşik Devletlerde basılan ilk kızılderili gazetesi oldu.

ŞEF COCHISE – CHİRİCAHUA  -  Apache

Cochise hakkında bilinen çok fazla birşey yoktur.Ama o yaptığı şeylerle kendinden sonrakilerce takip edilen  önemli bir şef olmuştur. O, diğer Apaçi lderleri gibi babasından sonra   şef olmamış, bu makama kendisini yetiştirmesi ve üstün yetenekleriyle gelip, çevresindeki insanlara kendini kabul ettirip, nüfuz sağlamıştır.

Törenler, kutlamalar özellikle dinsel nitelikli ayinler Apaçilerin yaşamında doğumdan ölüme kadar olan süreç içnde onların önemli bir parçasıdır.İnsanın  ve kabilenin geleceği bu törenlerde önceden tesbit edilebilirdi. Cochise henüz 4 günlükken ( 4 sayısı Apaçilerin uğurlu sayısıdır.)Bir şaman yada büyücü onun için özel bir beşik yapmış. Bu beşiğin özel adı “tosch”dur .Ve bu beşiğe bir torba içinde çiçek tozlarıyla, sinek kuşunun tırnaklarını koymuş ve Cochise’yi  şeytanın gücüne karşı korumuş.O konuşmayı öğrendiğinde ilk mocosinlerini giymesi için bir tören yapılmış, takip eden baharda da ilk saç kesme töreni yapılmış. Bütün bu olaylar, şölenler, danslar ve şarkılar Apache dinini oluşturan önemli parçalardır.

Cochise’ya Apaçi dini ve inançları Cochisa onları  anlayacak düzeye gelir gelmez öğretilmiştir. İlk hikeyeleri ailesinden dinlediği “Apaçi Tanrı” “Usen” “Beyaz Boyalı Kadın“ Suyun Çocuğu” ”Dağ Baharı” dır.

      Apaçiler için tanrınlar herşeydi. Ve Cochise tanrılardan pek çok armağan aldı, büyük yeteneklere sahip oldu , olacakları önceden tahmin edebilme becerisini aldı.Apaçiler onun tanrılardan aldığı bu hediyelerle iyi bir savaşcı ve lider olacağına inandılar. Apaçiler tanrıların pek çok çeşidi olduğuna inanıyorlardı.Bazıları iyi bazıları kötüydü. Tanrılar onların mücadelelerinin yanındaydılar.Bunu düşmanlara anlatmak ve kendi inançları için hayatta kalmak zorundaydılar. Bunun için mücadele etmeleri gerekirdi.

Dağ tanrıları denen güçler Cochisa’nın topraklarında bir mağarada yaşarlardı.Apaçiler bu tanrıların koruma gücü olduğuna inanırlardı.Düzenledikleri törenlerle tanrılara yardım ettiler.Belki onların yardımları birazcık ta olsa tanrıların işini kolaylaştırabilirdi.

Apaçi  kadını günlük işlerin pek çoğu ile meşguldü.Annesi ona pek çok şeyi ögretti.Her ne kadar diğer yetişkin erkekler gibi yemek, temizlik, odun toplamak gibi şeyleri yapmadıysa da öğrendi.

           Cochisa  bilimlerin önemine inanıyordu.Zamanı gelince Cochisa tek tek dağları, taşları, geçitleri öğrendi, yaşadıkları bölgeyi inceden inceye tanıdı.O ne zaman hareket edecegini, nasıl sezdirilmeden düşmana ve avına yaklaşılabileceğini,hangi tür derinin Apaçiler için kıymetli olduğunu, fakat avcılığın ne kadar zor olduğunu öğrendi. Ormanda otlayan bir geyik sesi işittiği zaman,sürünerek yanaşabilmeliydi. Ona yeterince yanaşılmazsa av yapılamazdı Eğer avına yaklaşmak istiyorsan en önemli şey buydu.

       Cochisa 17-18 indeyken artık bir yardımcı savaşcı olmuştu. Onun adı Goci, sonra Cochise diye değişti.O düşmanlarının altından atlarını alabilecek kadar marifetliydi.O bütün yaşamında düşmanları arasında korku saçan ama İndianlar ve arkadaşları arasında  çok büyük   bir savaşcı ve çok güvenilir bir insan oldu.

Apaçiler düşmanı tanımanın ona misilleme yapmaktan ve kan dökmekten daha önemli olduğunu anladılar.

       Cochisa bir diplomat gibi insanlarının hakları için mücadele etti. Cochisa’nın tarihe geçmiş çok önemli sözleri vardır.O öldüğü zaman savaşcılarının bir günden daha uzun bir süre acılarını anlatan çığlıklar attığı söylenir.Federal hükümet Cochisa ölünce onun liderliğini yaptığı yerlilerle olan anlaşmayı bozdu ve onları dağlık ülkelerden boş, düz , kuru Arizona çölüne sürdü.Pek çoğu gitmeyi reddetti. Bu reddedenler ise Florida’da hapsedildi, yada Oklahoma’da tüberküloz ve diğer hastalıklardan  öldüler.Pekçoğu ancak uzun yıllar sonra bulundukları kamplardan çıkarılıp topraklarına gönderildi.               

GERENİMO

Geronimo'nun eşi ve küçük oğlu

Chiricahua Apache(1829-1909)

Gerenimo Apaçileri Apaçi değerlerine göre şekillendirdi, yönlendirdi.Onlar zorluklara karşı cesaretle göğüs germeyi Gerenimo’yla yeniden buldular.

Chiricahuas’lar mevsimlere göre sık sık yer değiştirirdi.Avcılık ve çiftçilik yapabilecekleri döneme ve yere göre göç yaparlardı.Eğer hiç yiyecek bulamazlarsa sık sık onlara yakın olan başka kabilelere saldırırlardı.Saldırmak ve kendine yapılanın öcünü almak bu bölge kabileleri arasında onurlu bir davranış biçimi sayılırdı.

      Amerika’nın bu bölgelerine beyez  yerleşimcilerin ulaşmasıyla, bu bölgeye de İspanyollar geldi. İspanyollar Hristiyandı ve Kızılderilileri köle olarak görüyorlar ve onlara hıristiyanlığı kabul ettirmek istiyorlardı.Cerenimo’nun genç karısı ve çocuğu ispanyollar tarafından öldürüldü. Ve bir rivayete göre o yapabildiği kadar beyaz öldürmeye yemin etti.

       1876’da Amerika Ordusu  Chiricahua’ları bir kızılderili kampına taşımayı denedi .Fakat Gerenimo Meksika’ya kaçtı.O beyazlar tarafından korku saçan bir Apaçi olarak tanıtıldı.Yaptığı şeyler abartılı bir biçimde yansıtıldı.Askerler onu yakalaya bilmek için çok büyük mücadeleler verdiler.Mücadelenin son 5 ayında 5000 asker ve 500 keşifci izlerini takip ederek Gerenimoya ve kampına ulaştı. O ve adamları teslim olmaya zorlandılar.Ve sonunda yakalandı Arizona’ya geri gitmeyi umdu ama Gerenimo ve adamları Florida St. Augustine’ye nakledildi. Nakledildikleri yerde çoğu sıtma ve tüberkülozdan öldü.

     Gerenimo bir daha büyük bir aşkla sevdiği topraklarını göremedi.Arizona’da yıllar sonra federal hükümetin hapsettiği kampta bir mahkum olarak öldü.

[anasayfa][forum]